27 Temmuz 2010 Salı
Anadolu Ateşi, Shaman Dans Tiyatrosu…vd.: Geleneksel Danslar “Evrim” Geçiriyor…
Berna Kurt, 27 Temmuz 2010
Sezonun bitmesiyle birlikte, yaz rehaveti İstanbul’daki kültür-sanat etkinliklerine de yansıdı. Ana akım medyaya AKM üzerinden yürütülen kültürel-siyasi mücadele ile elitist klasik müzik dehamız Fazıl Say’ın ateşlediği arabesk tartışmaları damgasını vururken, dans sahnesinde ise en çok Barbaros ile Anadolu Ateşi Evolution gösterileri konuşuldu.
Anadolu Ateşi gösterisinin yeni versiyonu olan “Anadolu Ateşi Evolution”da oryantal dans bölümleri ile Kafkas erkek soloları arttırılmış, yeni çağdaş semah koreografisi ile akrobatik bölümler eklenmiş, iyi-kötü mücadelesi ve sema bölümleri revize edilmişti. Geleneksel dansların daha da fazla stilize edilmiş olması dikkat çekiyordu. Farklı dans formlarını eklektik bir şekilde sunan topluluğun gösterisinde bale dansçılarının düetlerinin arkasında kalan grup geleneksel dansların stilize yorumlarını canlandırır, senkronizasyona dayanan bu kalabalık sahnelerle “birlikten kuvvet doğar” mesajı verilirdi. Bu son gösteride ise Teke ve Roman dansını, halayı ve horonu ayırt etmek iyice zorlamıştı çünkü geleneksel dansı seyirlik hale sokmanın biricik formülü olarak kabul edilen bacak kaldırma biçimleri bütün danslara sirayet etmişti. Roman danslarını daha çekici kılmak üzere eklenen oryantal bölümleri, her iki dansa da haksızlık eden garip bir melez tür yaratıyordu. Müzikal akışla ilişki kurmayan hareket serileri seyri iyice zorlaştırıyordu. Tüm bunlarla birlikte, gösterinin ritmik düzenlemesinin oldukça iyileştiği, yoğun bir teknik eğitimden geçen dansçıların virtüozite düzeylerinin yükseldiği de söylenebilir.
Ancak en dikkat çekici “evrim”, gösterinin oluşturduğu milli birlik havasının bilinçli bir şekilde güçlendirilmesiydi. Sahnede geleneksel kostümüyle ve tavrıyla birlikte temsil edilen tek yerel dans tek kişilik bir zeybekti. Tarihsel olarak “milli dans”ımız haline gelen zeybek dansı, en çok alkış alan bölümlerden biriydi. Final bölümünde arka fona yansıtılan Türk bayrağı, Mustafa Erdoğan’ın halay çektiği selam bölümünde bizzat kendisi tarafından işaret edilerek vurgulanıyor, “birlikten kuvvet doğar” mesajını alan seyirci, evine milli birliğimizin sembolü Türk bayrağını alkışlayarak dönüyordu. Konjonktürel gelişmelere göre uyarlanan gösteride sema bölümünden sonra dinlerin kardeşliği fotoğrafı gösteriliyor, ezan ve çan, cami ve kilise bir arada sunuluyordu. Daha çok orta yaşlı ve orta sınıf bir seyirci kitlesinin takip ettiği şovdan fazlasıyla etkilenen Hıncal Uluç’un “Bir Anadolu Zaferi” başlıklı yazısı da bu milli birlik ve milli gurur dramaturjisinin bir özeti gibiydi (1):
“Michael Flatley’nin Lord of The Dance’ından birkaç gün sonra, yeniden seyretmek hoş oldu Anadolu Ateşi'ni.. İrlandalı dansçıları nasıl bir kaç kez katladığımızı gördüm…Onlar başlattılar, 1990'ların başında doğrudur. “Biz …daha iyisini yaparız. … Anadolu'nun halk dansları kültürü muhteşem zengindir.” dedik.. Ve işte yaptık da… Lord of The Dance ne kadar cılız, ne kadar ruhsuz geldi, Anadolu Ateşi ve Troya’nın rengarenk coşkusundan sonra.. … bir kez daha gözlerim yaşardı.. Sahnenin arkasındaki yuvarlak ekranda bir ayyıldız.. O ayyıldızın önünde muhteşem şovu tamamlamış, el ele seyirciyi selamlayan ekip ve arenada ayakta çığlıklar atarak tempo tutan binlerce seyirci.. Bu sahne, 2001 yılından bu yana 80 ülkenin 224 kentinde, 3 bin defa ve toplam 21 milyon seyirci önünde tekrarlandı. ... Mustafa Erdoğan ve arkadaşları, başlarının üzerinde Türk Bayrağı, dünyayı fethe devam ediyorlar.
2001 yılındaki ilk temsilin ardından “Siz Dansın Sultanları mucizesini hazırlayanlar.. Siz tarih yazdınız.. Siz krizler ülkesinde umut, siz güven, siz cesaret oldunuz.. Siz gurur oldunuz!.. Siz sıkılası eller, öpülesi alınlarsınız. Siz Anadolusunuz” demiştim.. Anadolu Ateşi dünyayı aydınlatmaya devam ediyor!..
Lord of the Dance - Anadolu Ateşi çizgisini devam ettirmeye çalışan diğer gruplardan farklı olarak belli bir sürekliliğe ulaşabilen Shaman Dans Tiyatrosu da bu sıralar İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği’nin ana projelerinden birini gerçekleştiriyor. (2) “7 Bölge’den 7 Tepe’ye” projesi kapsamında, farklı kültürlerden ve yaş gruplarından amatör dansçılara yönelik atölye çalışmaları düzenliyor, dans, ritim ve müzik alanında eğitimler veriyor. İstanbul’un sosyal ve ekonomik açıdan sıkıntılı bölgelerinde faaliyet yapma zorluğu çeken gençlere, kimsesiz çocuklar yurtlarından seçilen çocuklara ve işitme engelli çocuklara eğitim veriyor. Ayrıca İTÜ Türk Musikîsi Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü ve Mimar Sinan Üniversitesi Bale Ana Sanat Dalı Modern Dans Bölümü öğrenci ve mezunlarıyla birlikte çalışma yürütüyor. Son birkaç aydır da bu eğitimlerin sonucu olarak gösteriler düzenliyor. ‘‘Sanki hep burada yaşamışız gibi’’ alt başlıklı sahne gösterisinde, yerel-ulusal-evrensel geçişliliğini temel alan topluluk, İstanbul’da yaşayan geleneksel dansların ve farklı dans disiplinlerinin harmanlandığı gösteriler sahneliyor.
Geleneksel dans alanında “ana akım”ı temsil eden Anadolu Ateşi ve onu takip eden Shaman Dans Tiyatrosu dışında, 2001’de kurulan Türkiye Halk Oyunları Federasyonu’na bağlı çeşitli dernekler, halk eğitim merkezleri, Devlet Halk Dansları Topluluğu (3) gibi devlet kuruluşları, konservatuarlar, üniversite kulüpleri ve topluluklar da gösterimlerde bulunuyorlar. Bu kurumlar genellikle dansları yerel tavırlarıyla sergilemeye özen gösteriyorlar. 1975’te kurulan Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun öncülük ettiği serbest sahneleme ve stilizasyon anlayışını küresel bir şova dönüştüren Anadolu Ateşi’nin biçimlendirdiği bu ortama ayak uydurmaya çalışıyorlar. Bugün İstanbul’daki özel okullarda halk dansları hocaları yerine Anadolu Ateşi benzeri gruplar kurabilecek formasyona sahip eğitmenler aranıyor. Batılı dans eğitimi alan konservatuar öğrencileri para kazanmak için Anadolu Ateşi, Shaman gibi topluluklarda dans edebiliyor. Kısacası, eskiden folklor camiasına egemen olan yarışmaların davullu zurnalı ekileri, günümüz koşullarında rağbet görmüyor. Bu boşluğu, ciddi bir ekonomik gücü arkasına alan, küresel, teknolojik gelişmelere ve siyasi ortama ayak uyduran, farklı dans disiplinlerini bir arada sunan ve kendisine belli bir pazar yaratabilen Anadolu Ateşi Evolution gibi şovlar dolduruyor.
Notlar:
fotoğraf: http://www.haberciniz.biz/haber/anadolu-atesi-marmarisi-2.-kez-buyuledi-mugla--680403.html
(1) http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2010/07/03/bir_anadolu_zaferi
(2) bkz. http://www.istanbul2010.org/PROJE/GP_598223
(3) “Anadolu’dan Damlalar” adlı dans tiyatrosu gösterisinden sonra, son olarak Temmuz ayında yeni gösterileri “Türkler”i sergilediler.
18 Temmuz 2010 Pazar
DANS ÇEVİRİLERİ İÇİN YARDIMCI SÖZLÜK (TASLAK)
Berna Kurt, 23 Eylül 2009
Aşağıdaki çalışma, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) Dans Birimi’nde ve Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nde (BÜFK) yürütülen çeşitli çeviri çalışmalarından derlenmiştir. Çok sayıda çevirmen, redaktör ve editörün emeklerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.
Türkçe karşılıklar birer öneri niteliğindedir. Her kelime ya da terim, cümle ve bağlam içinde farklı şekillerde de çevrilebilir…
Orijinal kavram, ifade ya da kullanım ve Türkçe karşılığı
act one, act two…: birinci perde, ikinci perde….
action: eylem
actor / actrist: oyuncu
aesthetic ideals: estetik idealleri
agit- prop: ajit-prop
alienation: yabancılaştırma
allegro: allegro(1)
analogy: analoji
ancient: eski
anomymous: anonim / isimsiz
art dealer: sanat simsarı
art object / work of art: sanat eseri
artistic and political context: sanatsal ve politik bağlam
aura: atmosfer
authentic costume: otantik kostüm
authenticity: otantiklik
baby ballerinas: bebek balerinler
backstage: kulis, sahne arkası
ballet: bale
ballet à entrées (Fr.): antre (giriş) baleleri
ballet company: bale topluluğu
ballet d’action (Fr.): dramatik bale (2)
ballet de cour (Fr.) / court ballet (İng.): saray balesi (3)
ballet mascarade (Fr.): maskeli bale
ballet vocabulary: balenin hareket dağarcığı
ballet-pantomime: pandomim bale
ballroom dances: salon dansları
barefoot dancing: çıplak ayak dans
barrework: bar çalışması
basse danse: basse danse (4)
b-boy dancing, break dance, popping, locking: b-boy dansı, break dans, popping, locking(5)
bit: bölüm (sahne içinde bir bölüm anlamında)
black box: kara kutu
body: beden
body art: beden sanatı
body installation: beden enstalasyonu/beden yerleştirmesi
breeches role: kadının oynadığı erkek rolü
bulky: kaslı
butoh: butoh (6)
centrework: orta çalışması
charleston: çarliston
choreographic pattern: koreografik düzen
choreographical stategy: koreografik strateji
choreology: koreoloji (7)
clog dance: klog dansı (8)
coda:final (balede)
comédie ballet (Fr.): komedi balesi
company: topluluk / grup / kumpanya
compile: derlemek
concept of movement: hareket anlayışı
conceptual dance: kavramsal dans
concert dance: sahne dansı (9)
contemporary dance scene: çağdaş dans sahnesi
contemporary dance/theatre: çağdaş dans/tiyatro
content: içerik
conventional: geleneksel
corporeality: bedensellik
corps de ballet: corps de ballet (10)
costume parody: kostüm parodisi
counter dance: eşli dans
court costumes: saray kostümleri
cross-dressing: kılık değiştirmek,karşı cinsin kıyafetlerini giymek
dance as a performance art: performans sanatı olarak dans
dance form: dans formu
dance object: dans eseri
dance pathfinder: dans rehberi
dance teacher: dans eğitmeni
dance theatre: dans tiyatrosu
dance-drama: dans-drama
dance-performance: dans-performans
dancer: dansçı
dancing master: dans ustası
degree of deflection: dönmenin açısı
demi-coupé: demi-coupé (11)
demi-pointe: demi-pointe (12)
diminuendo: diminuendo (13)
disband a group: grubu dağıtmak
distance: mesafe
divertissement: divertimento (14)
drama drama / tiyatro / oyun
dramatic action: dramatik aksiyon
dressed in drag: kadın kıyafeti giymiş
early moderns: ilk dönem modern dansçıları
editing: kurgu
effect: etki
emotion: duygu
entry: antre (sahne girişi)
estrangement: yabancılaştırma
ethnochoreology: etnokoreoloji (15)
eurhythmic: orantılı, ritmik düzene ait (16)
eurhytmics: eurhytmics
event: olay / etkinlik
everything is for the spectacle:herşey sahne için
exercise: alıştırma
experimental dance: deneysel dans
expression dance: dışavurum dansı
expressionism: dışavurumculuk
expressionist dance: dışavurumcu dans
extension: uzama/esneme
extremities: eller ve ayaklar
floor patterning: sahne düzeni
floorwork: yer çalışması
folk dance: halk dansı
footlight: taban ışığı
form: biçim / form
formalism: formalizm
fouetté: fouetté (17)
founding fathers and mothers: kurucu babalar ve analar
free dance styles: serbest dans stilleri
free dancer: bağımsız dansçı
front-of-house: bilet satıcısı
full-frontal format (sinemada):tam-cephe formatı
gallop dance: galop dansı (18)
genre:tür
gesture:jest
gestus: gestus
happening: happening (19)
hopping dances:zıplamalı danslar
iconoclast: putkırıcı
illusion of weighlesness and effortlesness: çabasızlık ve hafiflik yanılsaması
imaginary of unified, well-coordinated, healthy and well-functioning society: tek vücut, sağlıklı, düzenli ve muntazam işleyen bir toplum imgesi
imagination: imgelem
impresario: empresaryo (20)
in modern idiom: modern üslupta
industrial movement studies: endüstriyel hareket çalışmaları (21)
installation: enstalasyon / yerleştirme
interval: aralık
intoxication: kendinden geçme
inventing folk-dance: halk dansını yaratmak
jazz tap dance: caz tap dansı (22)
kinaesthetics: kinestetik (23)
kinesphere:hareket alanı (24)
kinetic: kinetik
kinetography Laban: Laban kinetografisi (25)
laboratoire: aboratuvar
Le Roi Soleil (Fr.): Güneş Kral
lecture demonstration: performatif sunum
leotard: mayo
libretto: libretto (26)
linoleum set: linolyum dans zemini
live art: canlı sanat
manifeste du choréographe (Fr.): koreograf manifestosu
market value of the dance object: dans eserinin piyasa değeri
masque: mask (27)
metaphor: metafor
mimesis: mimesis
minimalism: minimalizm
minuet: minuet (28)
miscegenation: melezleşme
mise en scène: mizansen
mode: atmosfer / mod
modern concert dance: modern sahne sanatı
modern educational dance: modern eğitsel dans (29)
motion: devinim
movement: hareket
movement choir: hareket korosu
movement drama: hareket draması
movement form: hareket formu
movement vocabulary: hareket dağarcığı
multimedia performance: multimedya performans
muse: ilham perisi
musical arrangement: müzikal düzenleme
myth ballet / myth-based ballet: mitsel temalara sahip baleler / mitsel temaları temel alan baleler
narrative: anlatı
neo-expressionism: yeni-dışavurumculuk
new dance: yeni dans
notation: notasyon
on toe: parmak ucunda
onlooker: izleyici
open-air folklife museum: açık hava halk kültürü müzesi
oracle: ilham
order and refinement: düzen ve incelik
organized-play movement: örgütlü oyun hareketi
pair: çift
paraphrase: şerh / tefsir / açımlama
partner: partner
pas (Fr.): adım
performance: icra /performans / gösteri
performance art: performans sanatı
performance museum: performans müzesi
performance studies: performans çalışmaları
performance theory: performans kuramı
performans review: performans eleştirisi
performer: icracı
physical theatre: fiziksel tiyatro
pictorial moments: resimsi anlar
piece: eser / iş
pirouette: piruet (30)
play: oyun
plot: olay örgüsü
plotless ballet: olay örgüsünün bulunmadığı bale
point shoe: parmak ucu sert bale pabucu
position: pozisyon
possession dances: esrik danslar (31)
postcolonial dance/performance: postkolonyal dans/performans
posture: duruş
practitioner: uygulamacı
première: prömiyer / ilk gösterim (32)
primal: ilksel
primeval: tarih öncesine ait
primitive: ilkel
production: prodüksiyon
prolific: üretken
prop: dekor / aksesuvar
props: aksesuvar
proscenium stage: çerçeve sahne (33)
prospective dancer: dansçı adayı
protagonist: başrol / baş oyuncu
psycho-drama: psiko-drama
pure dance: saf dans
pure entairtainment theatre: saf eğlence tiyatrosu
reality: gerçeklik
reconstructions (of the dance): dansın yeniden-yapımları/uyarlamaları
rehearsal: prova
repertoire: repertuar
repertory modern dance company: modern dans repertuar topluluğu
representation: temsil
restage: yeniden sahneleme
ritual: ayin / ritüel
rope dancers: ip cambazları
rounded lines: yuvarlak çizgiler
running dances: koşmalı danslar
satirical ballet: hiciv balesi
scene: sahne
scenery: dekor
section: kesit
sense of movement: hareket anlayışı
sequence (sinemada): sekans (34)
show / spectacle: şov / gösteri
showbiz: şov dünyası
signifier: gösteren
site specific dance: mekâna özgü dans
Sitter Out: Sitter Out (35)
skirt dancing: etek dansı
sneaker: sneaker (36)
social dance: sosyal dans
soundtrack album: film, gösteri…vb. müziği albümü
souvenir programme: program dergisi
space: uzam / mekân
spacial: uzamsal
spectacle: gösteri
spectator: seyirci
stage: sahne
stage finery: sahne kostümü
stage-audience relationship: sahne-seyirci ilişkisi
step dance: step dansı
stereotype: stereotip
stillness: hareketsizlik / durağanlık
street dance: sokak dansı
style: stil / tarz / üslup
subtext: alt metin
suite: suit (37)
suppleness: kıvraklık
tableau: mizansen
tanztheater: tanztheater (dans tiyatrosu)(38)
technical: teknik
Terpsichore: Terpsichore (39)
theatral: teatral
theatricality: teatrallik
theatre dance: sahne dansı (40)
theatre in motion: devinimsel tiyatro
tights: tayt
time and space: zaman ve mekân / zaman ve uzam
to act: oynamak
to choreograph: koreografisini yapmak
to do into dance: danslaştırmak
to dramatize: oyunlaştırmak
to estrange: yabancılaştırmak
to formalize a dance: bir dansı kurallara bağlamak
to perform: icra etmek
to present: sunmak
to represent: temsil etmek
torso: üst gövde
traditional balletic codes of gender representation: balenin geleneksel toplumsal cinsiyet temsili kodları
tragedie-lyrique (Fr.): lirik trajedi
transformation: dönüşüm (sahne dekoru değişimi)
turning dances: dönmeli danslar
uniformed, refined and stylized: tektipleştirilmiş, inceltilmiş, stilize edilmiş
uniformity / synchronization: tek biçimlilik / senkronizasyon
unisonance: tek seslilik
unspoilt: bozulmamış
urban dances: şehir dansları
variation: çeşitleme
vaudeville: vodvil
version: versiyon / uyarlama
viewer: seyirci
virtuosity: virtüözite / teknik ustalık
visual arts: görsel sanatlar
visual imaginary: görsel imgelem
visual representation: görsel temsil
walk-on: figüran
work: çalışma / eser / iş
workshop: atölye
NOTLAR:
1- Müzikte, canlı, neşeli ve hızlı yorum.
2- Fransızca “ballet d’action” aksiyon ya da eylem balesi anlamına gelir. Türkçede genellikle dramatik bale olarak kullanılmaktadır.
3- Fransızcadaki bu terimin Türkçe karşılığı “saray balesi”dir. 16. yüzyıldan itibaren Avrupa saraylarında gelişen ve akademik bale tekniğinin temelini oluşturan bir gösteri formudur.
4- Mümkün olduğunca zıplamadan, yürüyerek ve ayakları kaydırarak yapılan ağırbaşlı bir saray dansı türü.
5- Break dans, 70’lerin sonlarında New York’un Bronx mahallesinde Siyah ve Hispanik gençler arasında başlayan ve kısa sürede dünyanın her yerine yayılan bir sokak dansı şeklidir. Başlangıçta sadece yerde dans etme anlamına gelen break dans, zamanla electric boogie, locking, uprocking, popping ve diğer çeşitlemeleri içeren bir tür haline gelmiştir. Breaking, b-boying ve b-girling olarak da adlandırılmaktadır. Locking, ismini, 70’lerde Don Campbell’ın kurduğu The Lockers adlı gruptan almıştır. Gülünç bir sokak dansıdır. Dansçının eklemlerinin bir yerden kilitlendiği, geriye kalan uzuvlarının sert biçimde salındığı dans şeklidir. Popping ise, dansçının kaslarını ani bir şekilde gerip gevşetmesiyle vücudunda ani sarsıntılar yaratması tekniğine dayalı bir türdür.
6- 1950’lerin sonlarında, Japonya’da ortaya çıkan dışavurumcu bir dans türüdür. Japon geleneksel tiyatrosundan beslenen bu performans türünde, icracılar genellikle çıplak bedenlerini beyaza boyarlar ve oldukça yavaş bir biçimde hareket ederler.
7- Koreoloji Yunancada “dansın bilgisi” anlamına gelir. İlk kez 20’li yıllarda Laban tarafından kullanılan bu terim, daha çok Benesh notasyon sistemiyle birlikte anılmaktadır. Günümüzde Benesh sistemi eğitimi alanlar koreolog olarak adlandırılırlar. Dünyanın önemli bale gruplarında kadrolu bir koreolog bulunur ve yeni balelerin çoğu bu kişiler tarafından kayda geçirilir.
Joan ve Rudolf Benesh’in 1955’te geliştirdiği bu dans notasyon sistemi, simgelerden çok görselliğe dayanır. Dansçının pozisyonunun arkadan görüntüsünü kaydeden beş çizgilik dizileri temel alan sistemde; en üstteki çizgi baş pozisyonunu, ikincisi omuzları, üçüncüsü beli, dördüncüsü dizleri, beşinci çizgi tabanı gösterir.
8- Britanya Adaları, erken dönem Afro-Amerikan dansları ve geleneksel Cherokee danslarından türeyen geleneksel bir Avrupa dansıdır. Dansçının giydiği tahta ayakkabı; topuk, parmak ucu ya da her ikisinin birden yere vurulmasıyla vurmalı bir çalgı gibi müzik üretmek üzere kullanılır.
9- İngilizcede “concert dance”, genellikle çerçeve sahnede, seyirci karşısında oynanan ve katılımcılık içermeyen danslar için kullanılmaktadır.
10- Solo dansçıların genellikle arkasında dans eden büyük bale topluluğu.
11- Yarım-coupé: coupé (kesme) bir ara adımdır; bir dönüş ya da sıçrayış sonrasında yapılır; bir ayak bileğin önüne ya da arkasına geçerek diğerinin yerini alır.
12- Yarım-point: bilekler gerilmiş şekilde, tam parmak uçlarında (point) değil, ayak parmakların kökleri üzerinde yükselme.
13- Müzikte, ses şiddetinin gittikçe azalması.
14- (Fr.) “Divertissement”: Eğlence, hoş vakit geçirme anlamına gelir. Bir operada ya da oyunda, ara işlevi gören kısa balelere ya da müzikli gösterilere verilen isimdir. Çeşitli sololar, düetler ve küçük grup danslarından oluşan konser programları da aynı şekilde adlandırılır. Divertimentolar, 18. yüzyıldaki gösterilerde hem perde aralarında hem de ana hikâyeye kısmen bağlı bölümler olarak, 19. yüzyıl sonlarında ise son perdedeki danslar olarak sergilenmişlerdir.
15- Hareketin, farklı dans biçimlerinin icra edildikleri bağlamları sosyo-kültürel boyutlarıyla incelemeyi amaçlayan bir bilim dalıdır.
16- Müzikteki ahenk ve ritmi vücut hareketleriyle ifade etme sanatıdır. İsviçreli besteci Emile Jaques-Dalcroze (1865-1950) tarafından geliştirilmiştir.
17- Havadaki bacağın kırbaç hareketiyle dansçıya ivme kazandırması. Dönüşler ya da yön değişimleri için kullanılır.
18- Bir atın en hızlı koştuğu zamanı ifade eden gallop (dörtnal) kelimesinden türemiş, hareketli bir kırsal danstır. 1820’lerin son zamanlarında Paris sosyetesine Düşes de Berry tarafından tanıtılan dans; Viyana, Berlin ve Londra’da popülerlik kazanmıştır.
19- Happening, senaryo dahilinde olmadan, doğaçlama yoluyla yapılan bir çeşit teatral etkinliktir. Birçok örneğinde izleyici katılımı önemlidir ve ortaya çıkan estetik etki, tecrübe edilen etkinliklerin bileşimidir.
20- Halk için eğlence programları, konserler, oyunlar düzenleyen, bu etkinliklerin sponsorluğunu yapan kişidir. Opera ya da müzik topluluklarının yönetmeni için de aynı terim kullanılır.
21- Laban, 2. Dünya Savaşı yıllarında, Britanyalı mühendis Lawrence’la birlikte yürüttüğü çalışmalarda, fabrikadaki işçilerin hareketlerini gözlemler ve üretim sürecini iyileştirecek denemelerde bulunur.
22- Batı Afrika ve İrlanda kaynaklı olduğu söylenen, 19. yüzyılda Güney Amerika’da popülerleşen, ayak uçlarının ve topukların yere vurulmasıyla yapılan ritmik bir dans türüdür. Ayakkabıların ucunda ve topuğunda, yere vurulduğunda ses çıkaran metal parçalar bulunur. Bu dansa “step dansı” da denmektedir.
23- Türkçede “devinduyumsal” olarak da kullanılır. Bedenin hareketlerini hissedebilme yetisi olarak tanımlanır.
Özellikle eğitim alanında kullanılmaktadır: “Üç öğrenme yolunun ikisi… görsel ve işitsel öğrenme yollarıdır. Üçüncü öğrenme yolu da eğitim bilimcilerin, kinestetik ya da taktil öğrenme yolu olarak adlandırdıkları öğrenme yoludur. Eğitim alanımızda “yaşayarak öğrenme” olarak da bilinir... hareketle öğrenme yoludur.”
24- Alman koreograf ve dans kuramcısı Laban’ın dans literatürüne kazandırdığı bir kavramdır. Bedenlerin -hareket etse de etmese de- belli bir alanı kapladığını vurgulayan Laban; bedenin, kollar ve bacaklar mümkün olduğunca uzatıldığında kapladığı toplam alanı “kinesphere” olarak tanımlanır.
25- Laban’ın dans notasyon sisteminin resmi adıdır. İngilizcede genellikle “Labanotation” olarak kullanılır ve Türkçeye de “Labanotasyon” olarak çevrilir.
26- Opera, bale, müzikal gibi müziğin anlatımının önem kazandığı sahne eserlerinde seyirciye dağıtılan ve açıklayıcı metinlerden oluşan kitapçıklardır.
27- İngiltere’de gelişen bir saray balesi türüdür.
28- Üç tempolu, ağır bir saray dansıdır.
29- Laban’ın okul öğrencileri için oluşturduğu yaratıcı hareket programı ve aynı adlı kitap.
30- (Fr:) Balede, tek ayak üzerinde, parmak ucunda ve yerinde dönüş.
31-(İng.) “Dances of possession”: Dini ayinlerde icra edilen; bir çeşit kendinden geçme ya da vecd dansı.
32- Fransızcada “première”, birinci ya da ilk anlamına gelir. Türkçeye herhangi bir eserin “ilk gösterim”i anlamında “prömiyer” olarak yerleşmiştir.
33- Türkçede İtalyan sahne ya da kutu sahne şeklinde de kullanılır. Günümüzde de ağırlıkla kullanılan, seyircinin sahnenin karşısında konumlandığı tiyatro sahnelerini ifade eder.
34- Sekans, bir filmin kendi içinde dramatik yapısı ve anlam bütünlüğü olan bölümlerine verilen addır. Bu bölümlerin bir ya da birden çok sahnesi vardır. Bir film genellikle giriş sekansı, final sekansı gibi bölümlerden oluşur.
35- Dans etmeyen, sürekli oturup dans edenleri seyreden kimse anlamına gelir. Dancing Times dergisinin editörü Philip J. S. Richardson dergideki çeşitli yazılarını bu isimle yayınlanmıştır.
36- Tabanı lastik olan, esneyebilen ve ses çıkarmayan bir tür spor ayakkabıdır ve dans gösterilerinde de kullanılır.
37- 17. yüzyılda, Barok döneminde ortaya çıkan bir dans-müzik formudur. Art arda sıralanan enstrümantal müzikler eşliğinde icra edilen ve genellikle bir giriş bölümüyle başlayan danslardan oluşur. Konserlerde sıralanan bu danslar, bazen ünlü opera ya da balelerden bölümler de olabilir.
38- (Alm.)20. yüzyılın başlarında, Almanya’da Mary, Wigman, Laban, Kurt Jooss gibi dansçıların etkisinde gelişen dışavurumcu “Ausdrucstanz” geleneğinden beslenen ve 70’li yılların sonlarında, özellikle Pina Bausch’un eserleriyle gündeme getirilen yeni bir dans anlayışıdır.
39- Lir çalarken resmedilen dans perisinin ismidir.
40- İngilizce orijinalindeki kullanımıyla “theatre dance”, sahne ya da gösteri sanatı olarak kabul edilen çeşitli dans türlerini kapsamaktadır.
Dansla ilgili kaynaklarda karşımıza çıkan kavramlar, terimler...vb.
activity: etkinlik
affirmative culture: müspet kültür
African American: Afro-Amerikalı
agency: faillik
agent :etken
ahistorical: tarih dışı
argument: argüman
arts and humanities: edebiyat ve insan bilimleri
assumption: varsayım
asymmetrical relations of power: asimetrik iktidar ilişkileri
bias: önyargı
biological determinants: biyolojik etkenler
canon: kanon (1)
case study: örnek olay incelemesi / vaka analizi
categorisation: sınıflandırma
causation: nedensellik
class position: sınıfsal konum
co-authorship: ortak üretim
codes: kodlar / kurallar
collective imagination: kolektif tahayyül
commodification: metalaştırma
compositional strategy: düzenleme stratejileri
concept: kavram
connoisseur: uzman
contestation: çatışma, ihtilaf
context: bağlam
contingent: şarta bağlı
convention: gelenek, düzen
conventional: geleneksel
corpus of texts: metnin gövdesi
creative property rights: telif hakları
creole: kreol
creolisation: kreolleşmek / melezleşmek (2)
criteria: ölçüt
cultural absorption: kültürel soğurma
cultural representation: kültürel temsil
cultural studies: kültürel çalışmalar
cultural theory: kültür kuramı
curriculum: müfredat
decipher: deşifre etmek
deconstruction: yapıbozum / yapısöküm
deracination: köklerinden koparılma
dichotomy: ikilik
disciplinary integration: disiplinler arası bütünleşme
disrupt: bozmak
diverse: çeşitli / muhtelif
dualism: ikilik
dualist: düalist (ikici) (3)
eclectic: eklektik
embody: cisimleştirmek / bedenselleştirmek
enfants terribles (Fr.): korkunç çocuklar
ephemeral: gelip geçici / kısa ömürlü
episteme: bilgi
essentialist: özcü
explanatory: açıklayıcı
extant: mevcut
extrinsic and intrinsic perspectives: içsel ve dışsal perspektifler
fact: olgu
fact and fiction: gerçek ile kurgu
family tree strategy: soykütüğü stratejisi
gay: gey
Gemeinschaft ve Gesellschaft: cemaat ve toplum
gendered: toplumsal cinsiyetlendirilmiş
generic: genel, temel / cinse özgü
genre: tür
graft: aşı
grassroots organization: taban örgütü
Great Depression: Büyük Buhran
hegemonic imaginary: hegemonik tahayyül
hermeneutics: hermeneutik (yorumbilim)
historical and materialist approach: tarihsel ve materyalist yaklaşım
historical context: tarihsel bağlam
historical enquiry: tarihsel inceleme
historical narratives: tarihsel anlatılar
historiography: tarih yazımı / tarih yazımcılığı
homosexuality: eşcinsellik
hybrid: melez
hybridize: melezleşmek
hyper-heteronormativity: aşırı-heteronormativite
hypothetical: varsayımsal
idiosyncratic: idiyosenkretik (özel durumlara bağlı, kişisel)
imagination: imgelem
imaginery: imgesellik / tahayyül
in essence: özünde
index: dizin
intellectual property rights: entelektüel mülkiyet hakları / fikri mülkiyet hakları
interpretative: yorumlayıcı
interpretivity: yorumlanabilirlik
intertextuality: metinlerarasılık
invention of tradition: geleneğin icadı
irreducible: indirgenemez
isomorphism: eşbiçimlilik
lineage: soy ağacı
linear notion of history: çizgisel/doğrusal tarih anlayışı
logocentric: logosantrik (söz merkezli) (4)
macro: makro
mainstream: ana akım
masculinity: erkeklik / erillik
metanarrative: büyük anlatı
method: yöntem
methodological: yöntembilimsel
milieu: ortam
mirror stage: ayna evresi
mode: ruh hali
modernity: modernite
narrative: anlatı
national attachment: ulusal bağlılık
nomenclature: terminoloji
notion: kavram, anlayış…
object of study: araştırma konusu
origins: kökler
othering: ötekileştirme
othering mechanisms: ötekileştirme mekanizmaları
Öffentlichkeit (Jürgen Habermas): kamusal alan
paid labour force: ücretli iş gücü
patron: hami
patronage: himaye / hamilik
perception: algı
permanace: süreklilik
perspective: perspektif
political correctness: siyasi doğruculuk
political imaginary: siyasi tahayyül
politics of representation: temsil politikası
polysemic: çok anlamlı
post-colonial: post-kolonyal / sömürge sonrası
preserve: korumak
primary source: birincil kaynak
problem: sorun
queer: queer (5)
ramifications: dallar
reader: derleme, seçki
reconstruction: yeniden inşa / yeniden yapılandırma
re-creation: yeniden yaratım
reduction: yalınlaştırma
reductionism: indirgemecilik
reification: şeyleştirme
reinvention: yeniden keşfetme
remake: yeniden yapım
reproducibility: yeniden üretilebilirlik
reproduction: yeniden üretim
researcher: araştırmacı
resident: yerleşik
respectability: saygınlık
revival: yeniden canlandırma
rupture: kırılma / çatlak
scholar: akademisyen
secondary source:ikincil kaynak
semiotics: göstergebilim
sensual: şehvetli
separate spheres ideology: özel ve kamusal alanları ayrıştırma ideolojisi
sex, gender and desire: cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve arzu
sexual identity: cinsel kimlik
sexual orientation: cinsel yönelim
sexuality: cinsellik
social construction: toplumsal inşa
social context: toplumsal bağlam
society: toplum
source criticism: kaynak eleştirisi
spiritual: manevi
stability: sabitlik
status: konum
subaltern studies: maduniyet çalışmaları (6)
subjectivity / objectivity: öznellik / nesnellik
syllabus: ders programı
syntax: sentaks (sözdizimi)
tangible: somut
teleological: teleolojik (erekselci) (7)
terminology: terminoloji
textual: metinsel
theoretical: kuramsal
time and place: zaman ve mekân
tool: araç
“universal” masculine model: “evrensel” erkek modeli
unresolved: çözümlenmemiş
unstable: değişken
women of colour: renkli kadınlar
NOTLAR:
1- Yasa-kural anlamına gelen “kanon”, örneğin edebiyat alanında iktidarların toplum mühendisliği çerçevesinde resmi kaynaklara dahil ettiği metinler için kullanılır.
2- (İng.) “Creolisation”: “Creole”; Türkçeye “kreol” olarak çevrilen kelime, “Avrupa-Afrika melezi”, “Avrupa dili ile bir Afrika dilinin karışımından doğmuş dil”, “Orta ya da Güney Amerika’ya yerleşmiş Avrupalı göçmenlerin soyundan gelen kişi” anlamlarına gelmektedir.
3- Varlığın var olma biçimine göre iki karşıt temele ayrılmasını ifade eden kuramları ifade eder. Kadın/erkek, ruh/beden, akıl/beden…vb. bu ikilikler, feminist araştırmacıların toplumsal cinsiyet kuramlarında ayrıntılı bir biçimde çözümlenmiş ve eleştirilmiştir.
4- Sözlerin kesin bir anlam içerdiği, temsil ettikleri nesnelerle içsel bir ilişkisi olduğu fikrine dayanan anlayış. Batı felsefesinin temelinde bulunan ve eleştirel kuramcılar ve yapıbozumcular tarafından eleştirilen bu anlayışa göre söz ya da konuşma yazıdan üstün görülür; yazı, konuşmanın arşivlenmesi ya da belgelenmesinden ibaret bir edimdir.
5- Türkçeye çevrildiğinde “tuhaf, acayip”, “ibne” gibi anlamlar taşıyan “queer” terimi, günümüzde toplumsal cinsiyet kimliği, cinsel yönelim… vb. kavramlar etrafında heteronormativiteyi sorgulayan kuramsal çalışmalar için kullanılmaktadır (queer theory).
6- “Subaltern studies” Türkçeye “maduniyet çalışmaları” olarak çevrilmiştir. “Madun” kelime olarak sessiz kalan, tabi olan, dışlanan, öteki anlamına gelir. Gramsci’nin tanımına göre ise, yönetici seçkinlerin oluşturduğu fikir, kurum ve pratikler aracılığıyla temsil edilemeyen, kamusal alanda söz sahibi olamayan, hakim sistemden dışlanmış kesimleri ifade eder. Hindistan’da ortaya çıkan maduniyet okulu esas olarak, sessiz yığınların tarihsel özne olmaktan çıkarıldığı tarih yazımcılığını eleştirir ve şarkiyatçılığa meydan okur.
7- Teleoloji, yaşamı ve evreni amaçlarla temellendiren ve açıklayan düşünce biçimidir. Nedensellikten farklı ve ona karşıt olarak, her şeyin temelinde bir amaçlılık bulunduğu fikrinden hareket eder. Türkçede “erekselcilik” olarak da kullanılır.
Bazı performans, gösteri, bale, film…vb. isimleri
Adagio – Fünf Lieder Von Gustav Mahler: Adagio – Gustov Mahler için Beş Şarkı
Arien: Aryalar
Ballet Comique de la Reine Louise: Kraliçe Louise’in Komik Balesi
Ballet d’Alcine: Alcine Balesi
Blaubart – Beim Anhoeren Einer Tonbanduafnahme Von Bela Bartoks Oper “Herzog Blaubarts Burg: Mavi Sakal – Bela Bartok’un “Kont Mavi Sakal’ın Şatosu” Operasını Bir Kasetten Dinlerken
Cafe Mueller: Cafe Müller
Dancer in the Dark: Karanlıktaki Dansçı
Die Sieben Todsünden / The Seven Deadly Sins: Yedi Ölümcül Günah
Firebird: Ateş Kuşu
Frühlingsopfer / The Rite of Spring / Le Sacre de Printemps: Bahar Ayini
Iphigenie Auf Tauris: Taurus'da İphigenie
Jeux: Oyunlar
Komm Tanz Mit Mir: Dans Et Benimle
Kommando Pimperle: Komando Pimperle
Kontakthof: Zor Yer
La Fille mal Gardée: Şımarık Kız
La Marseillaise: La Marseillaise (1)
La Sylphide: La Sylphide (2)
L'Après Midi d’un Faune: Bir Kır Tanrısının Öğleden Sonrası
Le Ballet Royal de la Nuit: Kraliyet Gece Balesi
Le Diable Boiteux: Topal Şeytan
Le Jeune Homme et La Mort: Genç Adam ve Ölüm
Le Paradis d’Amour: Aşkın Cenneti
Le Spectre de la Rose: Gülün Ruhu
Le Triomphe de l’Amour: Aşkın Zaferi
Les Caractères de la Danse: Dans Karakterleri
Les Fâcheux: Baş Belaları
Les Horaces: Horaslar (3)
Les Indes Galantes: Çapkın Yerliler
Macbeth-Er Nimmt Sie Bei Der Hand Und Fuhrt Sie In Das Schloss, Die Ande Ren Folgen: Kadının Ellerinden Tutar ve Onu Şatoya Bırakır; Diğerleri Onu Takip Eder
Man Walking Down the Side of a Building: Bir Binanın Yan Cephesinden Aşağı Yürüyen Adam
Marche Slave: Slav Marşı
Narcisse: Narkissos
Nur Du (Only You): Sadece Sen
Nutcracker: Fındıkkıran
On the Mountain A Cry was Heard: Dağda Bir Çığlık Duyuldu
Orpheus and Eurdyice: Orpheus ve Eurdyice
Polovtsian Dances: Poloveç Dansları
Renate Wandert Aus : Renate Göç Ediyor
Rites de Passage: Geçiş Dönemi Ayinleri
Roof Piece: Çatı İşi
Serenade: Serenat
Shall We Dance: Dans Edelim mi
Singin’ in The Rain: Yağmur Altında
Swan Lake: Kuğu Gölü
Tanhouser: Çamevleri
Tanzabend - Nelken: Dans Akşamı - Karanfiller
The Dying Swan: Kuğunun Ölümü
The Rise and Fall of the City of Mahagonny: Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Düşüşü
The Threepenny Opera: Üç Kuruşluk Opera
Two Cigarettes in the Dark: Karanlıkta İki Sigara
West Side Story: Batı Yakasının Hikâyesi
NOTLAR:
1- Fransa’nın Fransız Devrimi sonrasında kabul ettiği ulusal marşıdır.
2- (Fr.) Hava perisi anlamına gelir. Türkiye’de genellikle orijinal adıyla sergilenmektedir.
3- Bir Antik Roma söylencesindeki Roma adına savaşan üçüz kardeşlere “Horaslar” denir. (kaynak: http://www.yore.com.tr/?un=2761&rn=1511).
Bazı kurum, topluluk…vb. isimleri
Académie de Musique et de la Poésie (Fr.): Müzik ve Şiir Akademisi
Art of Movement Studio (Laban): Hareket Sanatı Stüdyosu
Ballet Rambert: Rambert Balesi
Ballets Russes: Rus Balesi
Ballets Suedois (Fr.): İsveç Balesi
CEMA (The Council for the Encouragement of Music and the Arts: Müzik ve Sanatları Destekleme Konseyi (1)
Contemporary Dance Theatre Centre: Çağdaş Dans Tiyatrosu Merkezi
European Association of Dance Historians: Avrupa Dans Tarihçileri Birliği
Folkwangschule: Folkwang Okulu
Jacob’s Pillow Dance Festival: Jacob’s Pillow Dans Festivali (2)
Russian Imperial Ballet: Rus İmparatorluk Balesi
Society of Dance History Scholars: Dans Tarihi Araştırmacıları Topluluğu
Tanztheater Wuppertal: Wuppertal Dans Tiyatrosu
NOTLAR:
1- Kuruluş, Sanat Konseyi’nin eski halidir.
2- 1940 yılında Ted Shawn’ın Massachusetts’de başlattığı dans festivali, ilk sanat festivallerinden birisidir. Günümüzde de farklı anlayışlara sahip dans gruplarına ev sahipliği yapmaktadır.
Çevirilerde kullanılan bazı kısaltmalar
e.g.: örneğin
et al.: ve diğerleri
ibid: a.g.e
(my emphasis): (vurgular bana ait)
n. p.: basım yeri belirtilmemiş
n.d.: tarihsiz
per se: kendiliğinden
see: bkz.
(sic): (aynen böyle)
Çeviri ve redaksiyon için online sözlük ve yazım kılavuzu önerileri:
-Sesli Sözlük-Online Sözlük: http://www.seslisozluk.com/.
-Zargan İngilizce Online Sözlük: http://www.zargan.com/.
-Fransızca sözlük: http://www.fransizcasozluk.gen.tr.
-Ömer Asım Aksoy, Ana Yazım Kılavuzu, 27. Baskı, Epsilon Yayıncılık, Ağustos 2008.
-Necmiye Alpay, Türkçe Sorunları Kılavuzu, Metis Yayınları, 2000.
Aşağıdaki çalışma, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) Dans Birimi’nde ve Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nde (BÜFK) yürütülen çeşitli çeviri çalışmalarından derlenmiştir. Çok sayıda çevirmen, redaktör ve editörün emeklerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.
Türkçe karşılıklar birer öneri niteliğindedir. Her kelime ya da terim, cümle ve bağlam içinde farklı şekillerde de çevrilebilir…
Orijinal kavram, ifade ya da kullanım ve Türkçe karşılığı
act one, act two…: birinci perde, ikinci perde….
action: eylem
actor / actrist: oyuncu
aesthetic ideals: estetik idealleri
agit- prop: ajit-prop
alienation: yabancılaştırma
allegro: allegro(1)
analogy: analoji
ancient: eski
anomymous: anonim / isimsiz
art dealer: sanat simsarı
art object / work of art: sanat eseri
artistic and political context: sanatsal ve politik bağlam
aura: atmosfer
authentic costume: otantik kostüm
authenticity: otantiklik
baby ballerinas: bebek balerinler
backstage: kulis, sahne arkası
ballet: bale
ballet à entrées (Fr.): antre (giriş) baleleri
ballet company: bale topluluğu
ballet d’action (Fr.): dramatik bale (2)
ballet de cour (Fr.) / court ballet (İng.): saray balesi (3)
ballet mascarade (Fr.): maskeli bale
ballet vocabulary: balenin hareket dağarcığı
ballet-pantomime: pandomim bale
ballroom dances: salon dansları
barefoot dancing: çıplak ayak dans
barrework: bar çalışması
basse danse: basse danse (4)
b-boy dancing, break dance, popping, locking: b-boy dansı, break dans, popping, locking(5)
bit: bölüm (sahne içinde bir bölüm anlamında)
black box: kara kutu
body: beden
body art: beden sanatı
body installation: beden enstalasyonu/beden yerleştirmesi
breeches role: kadının oynadığı erkek rolü
bulky: kaslı
butoh: butoh (6)
centrework: orta çalışması
charleston: çarliston
choreographic pattern: koreografik düzen
choreographical stategy: koreografik strateji
choreology: koreoloji (7)
clog dance: klog dansı (8)
coda:final (balede)
comédie ballet (Fr.): komedi balesi
company: topluluk / grup / kumpanya
compile: derlemek
concept of movement: hareket anlayışı
conceptual dance: kavramsal dans
concert dance: sahne dansı (9)
contemporary dance scene: çağdaş dans sahnesi
contemporary dance/theatre: çağdaş dans/tiyatro
content: içerik
conventional: geleneksel
corporeality: bedensellik
corps de ballet: corps de ballet (10)
costume parody: kostüm parodisi
counter dance: eşli dans
court costumes: saray kostümleri
cross-dressing: kılık değiştirmek,karşı cinsin kıyafetlerini giymek
dance as a performance art: performans sanatı olarak dans
dance form: dans formu
dance object: dans eseri
dance pathfinder: dans rehberi
dance teacher: dans eğitmeni
dance theatre: dans tiyatrosu
dance-drama: dans-drama
dance-performance: dans-performans
dancer: dansçı
dancing master: dans ustası
degree of deflection: dönmenin açısı
demi-coupé: demi-coupé (11)
demi-pointe: demi-pointe (12)
diminuendo: diminuendo (13)
disband a group: grubu dağıtmak
distance: mesafe
divertissement: divertimento (14)
drama drama / tiyatro / oyun
dramatic action: dramatik aksiyon
dressed in drag: kadın kıyafeti giymiş
early moderns: ilk dönem modern dansçıları
editing: kurgu
effect: etki
emotion: duygu
entry: antre (sahne girişi)
estrangement: yabancılaştırma
ethnochoreology: etnokoreoloji (15)
eurhythmic: orantılı, ritmik düzene ait (16)
eurhytmics: eurhytmics
event: olay / etkinlik
everything is for the spectacle:herşey sahne için
exercise: alıştırma
experimental dance: deneysel dans
expression dance: dışavurum dansı
expressionism: dışavurumculuk
expressionist dance: dışavurumcu dans
extension: uzama/esneme
extremities: eller ve ayaklar
floor patterning: sahne düzeni
floorwork: yer çalışması
folk dance: halk dansı
footlight: taban ışığı
form: biçim / form
formalism: formalizm
fouetté: fouetté (17)
founding fathers and mothers: kurucu babalar ve analar
free dance styles: serbest dans stilleri
free dancer: bağımsız dansçı
front-of-house: bilet satıcısı
full-frontal format (sinemada):tam-cephe formatı
gallop dance: galop dansı (18)
genre:tür
gesture:jest
gestus: gestus
happening: happening (19)
hopping dances:zıplamalı danslar
iconoclast: putkırıcı
illusion of weighlesness and effortlesness: çabasızlık ve hafiflik yanılsaması
imaginary of unified, well-coordinated, healthy and well-functioning society: tek vücut, sağlıklı, düzenli ve muntazam işleyen bir toplum imgesi
imagination: imgelem
impresario: empresaryo (20)
in modern idiom: modern üslupta
industrial movement studies: endüstriyel hareket çalışmaları (21)
installation: enstalasyon / yerleştirme
interval: aralık
intoxication: kendinden geçme
inventing folk-dance: halk dansını yaratmak
jazz tap dance: caz tap dansı (22)
kinaesthetics: kinestetik (23)
kinesphere:hareket alanı (24)
kinetic: kinetik
kinetography Laban: Laban kinetografisi (25)
laboratoire: aboratuvar
Le Roi Soleil (Fr.): Güneş Kral
lecture demonstration: performatif sunum
leotard: mayo
libretto: libretto (26)
linoleum set: linolyum dans zemini
live art: canlı sanat
manifeste du choréographe (Fr.): koreograf manifestosu
market value of the dance object: dans eserinin piyasa değeri
masque: mask (27)
metaphor: metafor
mimesis: mimesis
minimalism: minimalizm
minuet: minuet (28)
miscegenation: melezleşme
mise en scène: mizansen
mode: atmosfer / mod
modern concert dance: modern sahne sanatı
modern educational dance: modern eğitsel dans (29)
motion: devinim
movement: hareket
movement choir: hareket korosu
movement drama: hareket draması
movement form: hareket formu
movement vocabulary: hareket dağarcığı
multimedia performance: multimedya performans
muse: ilham perisi
musical arrangement: müzikal düzenleme
myth ballet / myth-based ballet: mitsel temalara sahip baleler / mitsel temaları temel alan baleler
narrative: anlatı
neo-expressionism: yeni-dışavurumculuk
new dance: yeni dans
notation: notasyon
on toe: parmak ucunda
onlooker: izleyici
open-air folklife museum: açık hava halk kültürü müzesi
oracle: ilham
order and refinement: düzen ve incelik
organized-play movement: örgütlü oyun hareketi
pair: çift
paraphrase: şerh / tefsir / açımlama
partner: partner
pas (Fr.): adım
performance: icra /performans / gösteri
performance art: performans sanatı
performance museum: performans müzesi
performance studies: performans çalışmaları
performance theory: performans kuramı
performans review: performans eleştirisi
performer: icracı
physical theatre: fiziksel tiyatro
pictorial moments: resimsi anlar
piece: eser / iş
pirouette: piruet (30)
play: oyun
plot: olay örgüsü
plotless ballet: olay örgüsünün bulunmadığı bale
point shoe: parmak ucu sert bale pabucu
position: pozisyon
possession dances: esrik danslar (31)
postcolonial dance/performance: postkolonyal dans/performans
posture: duruş
practitioner: uygulamacı
première: prömiyer / ilk gösterim (32)
primal: ilksel
primeval: tarih öncesine ait
primitive: ilkel
production: prodüksiyon
prolific: üretken
prop: dekor / aksesuvar
props: aksesuvar
proscenium stage: çerçeve sahne (33)
prospective dancer: dansçı adayı
protagonist: başrol / baş oyuncu
psycho-drama: psiko-drama
pure dance: saf dans
pure entairtainment theatre: saf eğlence tiyatrosu
reality: gerçeklik
reconstructions (of the dance): dansın yeniden-yapımları/uyarlamaları
rehearsal: prova
repertoire: repertuar
repertory modern dance company: modern dans repertuar topluluğu
representation: temsil
restage: yeniden sahneleme
ritual: ayin / ritüel
rope dancers: ip cambazları
rounded lines: yuvarlak çizgiler
running dances: koşmalı danslar
satirical ballet: hiciv balesi
scene: sahne
scenery: dekor
section: kesit
sense of movement: hareket anlayışı
sequence (sinemada): sekans (34)
show / spectacle: şov / gösteri
showbiz: şov dünyası
signifier: gösteren
site specific dance: mekâna özgü dans
Sitter Out: Sitter Out (35)
skirt dancing: etek dansı
sneaker: sneaker (36)
social dance: sosyal dans
soundtrack album: film, gösteri…vb. müziği albümü
souvenir programme: program dergisi
space: uzam / mekân
spacial: uzamsal
spectacle: gösteri
spectator: seyirci
stage: sahne
stage finery: sahne kostümü
stage-audience relationship: sahne-seyirci ilişkisi
step dance: step dansı
stereotype: stereotip
stillness: hareketsizlik / durağanlık
street dance: sokak dansı
style: stil / tarz / üslup
subtext: alt metin
suite: suit (37)
suppleness: kıvraklık
tableau: mizansen
tanztheater: tanztheater (dans tiyatrosu)(38)
technical: teknik
Terpsichore: Terpsichore (39)
theatral: teatral
theatricality: teatrallik
theatre dance: sahne dansı (40)
theatre in motion: devinimsel tiyatro
tights: tayt
time and space: zaman ve mekân / zaman ve uzam
to act: oynamak
to choreograph: koreografisini yapmak
to do into dance: danslaştırmak
to dramatize: oyunlaştırmak
to estrange: yabancılaştırmak
to formalize a dance: bir dansı kurallara bağlamak
to perform: icra etmek
to present: sunmak
to represent: temsil etmek
torso: üst gövde
traditional balletic codes of gender representation: balenin geleneksel toplumsal cinsiyet temsili kodları
tragedie-lyrique (Fr.): lirik trajedi
transformation: dönüşüm (sahne dekoru değişimi)
turning dances: dönmeli danslar
uniformed, refined and stylized: tektipleştirilmiş, inceltilmiş, stilize edilmiş
uniformity / synchronization: tek biçimlilik / senkronizasyon
unisonance: tek seslilik
unspoilt: bozulmamış
urban dances: şehir dansları
variation: çeşitleme
vaudeville: vodvil
version: versiyon / uyarlama
viewer: seyirci
virtuosity: virtüözite / teknik ustalık
visual arts: görsel sanatlar
visual imaginary: görsel imgelem
visual representation: görsel temsil
walk-on: figüran
work: çalışma / eser / iş
workshop: atölye
NOTLAR:
1- Müzikte, canlı, neşeli ve hızlı yorum.
2- Fransızca “ballet d’action” aksiyon ya da eylem balesi anlamına gelir. Türkçede genellikle dramatik bale olarak kullanılmaktadır.
3- Fransızcadaki bu terimin Türkçe karşılığı “saray balesi”dir. 16. yüzyıldan itibaren Avrupa saraylarında gelişen ve akademik bale tekniğinin temelini oluşturan bir gösteri formudur.
4- Mümkün olduğunca zıplamadan, yürüyerek ve ayakları kaydırarak yapılan ağırbaşlı bir saray dansı türü.
5- Break dans, 70’lerin sonlarında New York’un Bronx mahallesinde Siyah ve Hispanik gençler arasında başlayan ve kısa sürede dünyanın her yerine yayılan bir sokak dansı şeklidir. Başlangıçta sadece yerde dans etme anlamına gelen break dans, zamanla electric boogie, locking, uprocking, popping ve diğer çeşitlemeleri içeren bir tür haline gelmiştir. Breaking, b-boying ve b-girling olarak da adlandırılmaktadır. Locking, ismini, 70’lerde Don Campbell’ın kurduğu The Lockers adlı gruptan almıştır. Gülünç bir sokak dansıdır. Dansçının eklemlerinin bir yerden kilitlendiği, geriye kalan uzuvlarının sert biçimde salındığı dans şeklidir. Popping ise, dansçının kaslarını ani bir şekilde gerip gevşetmesiyle vücudunda ani sarsıntılar yaratması tekniğine dayalı bir türdür.
6- 1950’lerin sonlarında, Japonya’da ortaya çıkan dışavurumcu bir dans türüdür. Japon geleneksel tiyatrosundan beslenen bu performans türünde, icracılar genellikle çıplak bedenlerini beyaza boyarlar ve oldukça yavaş bir biçimde hareket ederler.
7- Koreoloji Yunancada “dansın bilgisi” anlamına gelir. İlk kez 20’li yıllarda Laban tarafından kullanılan bu terim, daha çok Benesh notasyon sistemiyle birlikte anılmaktadır. Günümüzde Benesh sistemi eğitimi alanlar koreolog olarak adlandırılırlar. Dünyanın önemli bale gruplarında kadrolu bir koreolog bulunur ve yeni balelerin çoğu bu kişiler tarafından kayda geçirilir.
Joan ve Rudolf Benesh’in 1955’te geliştirdiği bu dans notasyon sistemi, simgelerden çok görselliğe dayanır. Dansçının pozisyonunun arkadan görüntüsünü kaydeden beş çizgilik dizileri temel alan sistemde; en üstteki çizgi baş pozisyonunu, ikincisi omuzları, üçüncüsü beli, dördüncüsü dizleri, beşinci çizgi tabanı gösterir.
8- Britanya Adaları, erken dönem Afro-Amerikan dansları ve geleneksel Cherokee danslarından türeyen geleneksel bir Avrupa dansıdır. Dansçının giydiği tahta ayakkabı; topuk, parmak ucu ya da her ikisinin birden yere vurulmasıyla vurmalı bir çalgı gibi müzik üretmek üzere kullanılır.
9- İngilizcede “concert dance”, genellikle çerçeve sahnede, seyirci karşısında oynanan ve katılımcılık içermeyen danslar için kullanılmaktadır.
10- Solo dansçıların genellikle arkasında dans eden büyük bale topluluğu.
11- Yarım-coupé: coupé (kesme) bir ara adımdır; bir dönüş ya da sıçrayış sonrasında yapılır; bir ayak bileğin önüne ya da arkasına geçerek diğerinin yerini alır.
12- Yarım-point: bilekler gerilmiş şekilde, tam parmak uçlarında (point) değil, ayak parmakların kökleri üzerinde yükselme.
13- Müzikte, ses şiddetinin gittikçe azalması.
14- (Fr.) “Divertissement”: Eğlence, hoş vakit geçirme anlamına gelir. Bir operada ya da oyunda, ara işlevi gören kısa balelere ya da müzikli gösterilere verilen isimdir. Çeşitli sololar, düetler ve küçük grup danslarından oluşan konser programları da aynı şekilde adlandırılır. Divertimentolar, 18. yüzyıldaki gösterilerde hem perde aralarında hem de ana hikâyeye kısmen bağlı bölümler olarak, 19. yüzyıl sonlarında ise son perdedeki danslar olarak sergilenmişlerdir.
15- Hareketin, farklı dans biçimlerinin icra edildikleri bağlamları sosyo-kültürel boyutlarıyla incelemeyi amaçlayan bir bilim dalıdır.
16- Müzikteki ahenk ve ritmi vücut hareketleriyle ifade etme sanatıdır. İsviçreli besteci Emile Jaques-Dalcroze (1865-1950) tarafından geliştirilmiştir.
17- Havadaki bacağın kırbaç hareketiyle dansçıya ivme kazandırması. Dönüşler ya da yön değişimleri için kullanılır.
18- Bir atın en hızlı koştuğu zamanı ifade eden gallop (dörtnal) kelimesinden türemiş, hareketli bir kırsal danstır. 1820’lerin son zamanlarında Paris sosyetesine Düşes de Berry tarafından tanıtılan dans; Viyana, Berlin ve Londra’da popülerlik kazanmıştır.
19- Happening, senaryo dahilinde olmadan, doğaçlama yoluyla yapılan bir çeşit teatral etkinliktir. Birçok örneğinde izleyici katılımı önemlidir ve ortaya çıkan estetik etki, tecrübe edilen etkinliklerin bileşimidir.
20- Halk için eğlence programları, konserler, oyunlar düzenleyen, bu etkinliklerin sponsorluğunu yapan kişidir. Opera ya da müzik topluluklarının yönetmeni için de aynı terim kullanılır.
21- Laban, 2. Dünya Savaşı yıllarında, Britanyalı mühendis Lawrence’la birlikte yürüttüğü çalışmalarda, fabrikadaki işçilerin hareketlerini gözlemler ve üretim sürecini iyileştirecek denemelerde bulunur.
22- Batı Afrika ve İrlanda kaynaklı olduğu söylenen, 19. yüzyılda Güney Amerika’da popülerleşen, ayak uçlarının ve topukların yere vurulmasıyla yapılan ritmik bir dans türüdür. Ayakkabıların ucunda ve topuğunda, yere vurulduğunda ses çıkaran metal parçalar bulunur. Bu dansa “step dansı” da denmektedir.
23- Türkçede “devinduyumsal” olarak da kullanılır. Bedenin hareketlerini hissedebilme yetisi olarak tanımlanır.
Özellikle eğitim alanında kullanılmaktadır: “Üç öğrenme yolunun ikisi… görsel ve işitsel öğrenme yollarıdır. Üçüncü öğrenme yolu da eğitim bilimcilerin, kinestetik ya da taktil öğrenme yolu olarak adlandırdıkları öğrenme yoludur. Eğitim alanımızda “yaşayarak öğrenme” olarak da bilinir... hareketle öğrenme yoludur.”
24- Alman koreograf ve dans kuramcısı Laban’ın dans literatürüne kazandırdığı bir kavramdır. Bedenlerin -hareket etse de etmese de- belli bir alanı kapladığını vurgulayan Laban; bedenin, kollar ve bacaklar mümkün olduğunca uzatıldığında kapladığı toplam alanı “kinesphere” olarak tanımlanır.
25- Laban’ın dans notasyon sisteminin resmi adıdır. İngilizcede genellikle “Labanotation” olarak kullanılır ve Türkçeye de “Labanotasyon” olarak çevrilir.
26- Opera, bale, müzikal gibi müziğin anlatımının önem kazandığı sahne eserlerinde seyirciye dağıtılan ve açıklayıcı metinlerden oluşan kitapçıklardır.
27- İngiltere’de gelişen bir saray balesi türüdür.
28- Üç tempolu, ağır bir saray dansıdır.
29- Laban’ın okul öğrencileri için oluşturduğu yaratıcı hareket programı ve aynı adlı kitap.
30- (Fr:) Balede, tek ayak üzerinde, parmak ucunda ve yerinde dönüş.
31-(İng.) “Dances of possession”: Dini ayinlerde icra edilen; bir çeşit kendinden geçme ya da vecd dansı.
32- Fransızcada “première”, birinci ya da ilk anlamına gelir. Türkçeye herhangi bir eserin “ilk gösterim”i anlamında “prömiyer” olarak yerleşmiştir.
33- Türkçede İtalyan sahne ya da kutu sahne şeklinde de kullanılır. Günümüzde de ağırlıkla kullanılan, seyircinin sahnenin karşısında konumlandığı tiyatro sahnelerini ifade eder.
34- Sekans, bir filmin kendi içinde dramatik yapısı ve anlam bütünlüğü olan bölümlerine verilen addır. Bu bölümlerin bir ya da birden çok sahnesi vardır. Bir film genellikle giriş sekansı, final sekansı gibi bölümlerden oluşur.
35- Dans etmeyen, sürekli oturup dans edenleri seyreden kimse anlamına gelir. Dancing Times dergisinin editörü Philip J. S. Richardson dergideki çeşitli yazılarını bu isimle yayınlanmıştır.
36- Tabanı lastik olan, esneyebilen ve ses çıkarmayan bir tür spor ayakkabıdır ve dans gösterilerinde de kullanılır.
37- 17. yüzyılda, Barok döneminde ortaya çıkan bir dans-müzik formudur. Art arda sıralanan enstrümantal müzikler eşliğinde icra edilen ve genellikle bir giriş bölümüyle başlayan danslardan oluşur. Konserlerde sıralanan bu danslar, bazen ünlü opera ya da balelerden bölümler de olabilir.
38- (Alm.)20. yüzyılın başlarında, Almanya’da Mary, Wigman, Laban, Kurt Jooss gibi dansçıların etkisinde gelişen dışavurumcu “Ausdrucstanz” geleneğinden beslenen ve 70’li yılların sonlarında, özellikle Pina Bausch’un eserleriyle gündeme getirilen yeni bir dans anlayışıdır.
39- Lir çalarken resmedilen dans perisinin ismidir.
40- İngilizce orijinalindeki kullanımıyla “theatre dance”, sahne ya da gösteri sanatı olarak kabul edilen çeşitli dans türlerini kapsamaktadır.
Dansla ilgili kaynaklarda karşımıza çıkan kavramlar, terimler...vb.
activity: etkinlik
affirmative culture: müspet kültür
African American: Afro-Amerikalı
agency: faillik
agent :etken
ahistorical: tarih dışı
argument: argüman
arts and humanities: edebiyat ve insan bilimleri
assumption: varsayım
asymmetrical relations of power: asimetrik iktidar ilişkileri
bias: önyargı
biological determinants: biyolojik etkenler
canon: kanon (1)
case study: örnek olay incelemesi / vaka analizi
categorisation: sınıflandırma
causation: nedensellik
class position: sınıfsal konum
co-authorship: ortak üretim
codes: kodlar / kurallar
collective imagination: kolektif tahayyül
commodification: metalaştırma
compositional strategy: düzenleme stratejileri
concept: kavram
connoisseur: uzman
contestation: çatışma, ihtilaf
context: bağlam
contingent: şarta bağlı
convention: gelenek, düzen
conventional: geleneksel
corpus of texts: metnin gövdesi
creative property rights: telif hakları
creole: kreol
creolisation: kreolleşmek / melezleşmek (2)
criteria: ölçüt
cultural absorption: kültürel soğurma
cultural representation: kültürel temsil
cultural studies: kültürel çalışmalar
cultural theory: kültür kuramı
curriculum: müfredat
decipher: deşifre etmek
deconstruction: yapıbozum / yapısöküm
deracination: köklerinden koparılma
dichotomy: ikilik
disciplinary integration: disiplinler arası bütünleşme
disrupt: bozmak
diverse: çeşitli / muhtelif
dualism: ikilik
dualist: düalist (ikici) (3)
eclectic: eklektik
embody: cisimleştirmek / bedenselleştirmek
enfants terribles (Fr.): korkunç çocuklar
ephemeral: gelip geçici / kısa ömürlü
episteme: bilgi
essentialist: özcü
explanatory: açıklayıcı
extant: mevcut
extrinsic and intrinsic perspectives: içsel ve dışsal perspektifler
fact: olgu
fact and fiction: gerçek ile kurgu
family tree strategy: soykütüğü stratejisi
gay: gey
Gemeinschaft ve Gesellschaft: cemaat ve toplum
gendered: toplumsal cinsiyetlendirilmiş
generic: genel, temel / cinse özgü
genre: tür
graft: aşı
grassroots organization: taban örgütü
Great Depression: Büyük Buhran
hegemonic imaginary: hegemonik tahayyül
hermeneutics: hermeneutik (yorumbilim)
historical and materialist approach: tarihsel ve materyalist yaklaşım
historical context: tarihsel bağlam
historical enquiry: tarihsel inceleme
historical narratives: tarihsel anlatılar
historiography: tarih yazımı / tarih yazımcılığı
homosexuality: eşcinsellik
hybrid: melez
hybridize: melezleşmek
hyper-heteronormativity: aşırı-heteronormativite
hypothetical: varsayımsal
idiosyncratic: idiyosenkretik (özel durumlara bağlı, kişisel)
imagination: imgelem
imaginery: imgesellik / tahayyül
in essence: özünde
index: dizin
intellectual property rights: entelektüel mülkiyet hakları / fikri mülkiyet hakları
interpretative: yorumlayıcı
interpretivity: yorumlanabilirlik
intertextuality: metinlerarasılık
invention of tradition: geleneğin icadı
irreducible: indirgenemez
isomorphism: eşbiçimlilik
lineage: soy ağacı
linear notion of history: çizgisel/doğrusal tarih anlayışı
logocentric: logosantrik (söz merkezli) (4)
macro: makro
mainstream: ana akım
masculinity: erkeklik / erillik
metanarrative: büyük anlatı
method: yöntem
methodological: yöntembilimsel
milieu: ortam
mirror stage: ayna evresi
mode: ruh hali
modernity: modernite
narrative: anlatı
national attachment: ulusal bağlılık
nomenclature: terminoloji
notion: kavram, anlayış…
object of study: araştırma konusu
origins: kökler
othering: ötekileştirme
othering mechanisms: ötekileştirme mekanizmaları
Öffentlichkeit (Jürgen Habermas): kamusal alan
paid labour force: ücretli iş gücü
patron: hami
patronage: himaye / hamilik
perception: algı
permanace: süreklilik
perspective: perspektif
political correctness: siyasi doğruculuk
political imaginary: siyasi tahayyül
politics of representation: temsil politikası
polysemic: çok anlamlı
post-colonial: post-kolonyal / sömürge sonrası
preserve: korumak
primary source: birincil kaynak
problem: sorun
queer: queer (5)
ramifications: dallar
reader: derleme, seçki
reconstruction: yeniden inşa / yeniden yapılandırma
re-creation: yeniden yaratım
reduction: yalınlaştırma
reductionism: indirgemecilik
reification: şeyleştirme
reinvention: yeniden keşfetme
remake: yeniden yapım
reproducibility: yeniden üretilebilirlik
reproduction: yeniden üretim
researcher: araştırmacı
resident: yerleşik
respectability: saygınlık
revival: yeniden canlandırma
rupture: kırılma / çatlak
scholar: akademisyen
secondary source:ikincil kaynak
semiotics: göstergebilim
sensual: şehvetli
separate spheres ideology: özel ve kamusal alanları ayrıştırma ideolojisi
sex, gender and desire: cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve arzu
sexual identity: cinsel kimlik
sexual orientation: cinsel yönelim
sexuality: cinsellik
social construction: toplumsal inşa
social context: toplumsal bağlam
society: toplum
source criticism: kaynak eleştirisi
spiritual: manevi
stability: sabitlik
status: konum
subaltern studies: maduniyet çalışmaları (6)
subjectivity / objectivity: öznellik / nesnellik
syllabus: ders programı
syntax: sentaks (sözdizimi)
tangible: somut
teleological: teleolojik (erekselci) (7)
terminology: terminoloji
textual: metinsel
theoretical: kuramsal
time and place: zaman ve mekân
tool: araç
“universal” masculine model: “evrensel” erkek modeli
unresolved: çözümlenmemiş
unstable: değişken
women of colour: renkli kadınlar
NOTLAR:
1- Yasa-kural anlamına gelen “kanon”, örneğin edebiyat alanında iktidarların toplum mühendisliği çerçevesinde resmi kaynaklara dahil ettiği metinler için kullanılır.
2- (İng.) “Creolisation”: “Creole”; Türkçeye “kreol” olarak çevrilen kelime, “Avrupa-Afrika melezi”, “Avrupa dili ile bir Afrika dilinin karışımından doğmuş dil”, “Orta ya da Güney Amerika’ya yerleşmiş Avrupalı göçmenlerin soyundan gelen kişi” anlamlarına gelmektedir.
3- Varlığın var olma biçimine göre iki karşıt temele ayrılmasını ifade eden kuramları ifade eder. Kadın/erkek, ruh/beden, akıl/beden…vb. bu ikilikler, feminist araştırmacıların toplumsal cinsiyet kuramlarında ayrıntılı bir biçimde çözümlenmiş ve eleştirilmiştir.
4- Sözlerin kesin bir anlam içerdiği, temsil ettikleri nesnelerle içsel bir ilişkisi olduğu fikrine dayanan anlayış. Batı felsefesinin temelinde bulunan ve eleştirel kuramcılar ve yapıbozumcular tarafından eleştirilen bu anlayışa göre söz ya da konuşma yazıdan üstün görülür; yazı, konuşmanın arşivlenmesi ya da belgelenmesinden ibaret bir edimdir.
5- Türkçeye çevrildiğinde “tuhaf, acayip”, “ibne” gibi anlamlar taşıyan “queer” terimi, günümüzde toplumsal cinsiyet kimliği, cinsel yönelim… vb. kavramlar etrafında heteronormativiteyi sorgulayan kuramsal çalışmalar için kullanılmaktadır (queer theory).
6- “Subaltern studies” Türkçeye “maduniyet çalışmaları” olarak çevrilmiştir. “Madun” kelime olarak sessiz kalan, tabi olan, dışlanan, öteki anlamına gelir. Gramsci’nin tanımına göre ise, yönetici seçkinlerin oluşturduğu fikir, kurum ve pratikler aracılığıyla temsil edilemeyen, kamusal alanda söz sahibi olamayan, hakim sistemden dışlanmış kesimleri ifade eder. Hindistan’da ortaya çıkan maduniyet okulu esas olarak, sessiz yığınların tarihsel özne olmaktan çıkarıldığı tarih yazımcılığını eleştirir ve şarkiyatçılığa meydan okur.
7- Teleoloji, yaşamı ve evreni amaçlarla temellendiren ve açıklayan düşünce biçimidir. Nedensellikten farklı ve ona karşıt olarak, her şeyin temelinde bir amaçlılık bulunduğu fikrinden hareket eder. Türkçede “erekselcilik” olarak da kullanılır.
Bazı performans, gösteri, bale, film…vb. isimleri
Adagio – Fünf Lieder Von Gustav Mahler: Adagio – Gustov Mahler için Beş Şarkı
Arien: Aryalar
Ballet Comique de la Reine Louise: Kraliçe Louise’in Komik Balesi
Ballet d’Alcine: Alcine Balesi
Blaubart – Beim Anhoeren Einer Tonbanduafnahme Von Bela Bartoks Oper “Herzog Blaubarts Burg: Mavi Sakal – Bela Bartok’un “Kont Mavi Sakal’ın Şatosu” Operasını Bir Kasetten Dinlerken
Cafe Mueller: Cafe Müller
Dancer in the Dark: Karanlıktaki Dansçı
Die Sieben Todsünden / The Seven Deadly Sins: Yedi Ölümcül Günah
Firebird: Ateş Kuşu
Frühlingsopfer / The Rite of Spring / Le Sacre de Printemps: Bahar Ayini
Iphigenie Auf Tauris: Taurus'da İphigenie
Jeux: Oyunlar
Komm Tanz Mit Mir: Dans Et Benimle
Kommando Pimperle: Komando Pimperle
Kontakthof: Zor Yer
La Fille mal Gardée: Şımarık Kız
La Marseillaise: La Marseillaise (1)
La Sylphide: La Sylphide (2)
L'Après Midi d’un Faune: Bir Kır Tanrısının Öğleden Sonrası
Le Ballet Royal de la Nuit: Kraliyet Gece Balesi
Le Diable Boiteux: Topal Şeytan
Le Jeune Homme et La Mort: Genç Adam ve Ölüm
Le Paradis d’Amour: Aşkın Cenneti
Le Spectre de la Rose: Gülün Ruhu
Le Triomphe de l’Amour: Aşkın Zaferi
Les Caractères de la Danse: Dans Karakterleri
Les Fâcheux: Baş Belaları
Les Horaces: Horaslar (3)
Les Indes Galantes: Çapkın Yerliler
Macbeth-Er Nimmt Sie Bei Der Hand Und Fuhrt Sie In Das Schloss, Die Ande Ren Folgen: Kadının Ellerinden Tutar ve Onu Şatoya Bırakır; Diğerleri Onu Takip Eder
Man Walking Down the Side of a Building: Bir Binanın Yan Cephesinden Aşağı Yürüyen Adam
Marche Slave: Slav Marşı
Narcisse: Narkissos
Nur Du (Only You): Sadece Sen
Nutcracker: Fındıkkıran
On the Mountain A Cry was Heard: Dağda Bir Çığlık Duyuldu
Orpheus and Eurdyice: Orpheus ve Eurdyice
Polovtsian Dances: Poloveç Dansları
Renate Wandert Aus : Renate Göç Ediyor
Rites de Passage: Geçiş Dönemi Ayinleri
Roof Piece: Çatı İşi
Serenade: Serenat
Shall We Dance: Dans Edelim mi
Singin’ in The Rain: Yağmur Altında
Swan Lake: Kuğu Gölü
Tanhouser: Çamevleri
Tanzabend - Nelken: Dans Akşamı - Karanfiller
The Dying Swan: Kuğunun Ölümü
The Rise and Fall of the City of Mahagonny: Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Düşüşü
The Threepenny Opera: Üç Kuruşluk Opera
Two Cigarettes in the Dark: Karanlıkta İki Sigara
West Side Story: Batı Yakasının Hikâyesi
NOTLAR:
1- Fransa’nın Fransız Devrimi sonrasında kabul ettiği ulusal marşıdır.
2- (Fr.) Hava perisi anlamına gelir. Türkiye’de genellikle orijinal adıyla sergilenmektedir.
3- Bir Antik Roma söylencesindeki Roma adına savaşan üçüz kardeşlere “Horaslar” denir. (kaynak: http://www.yore.com.tr/?un=2761&rn=1511).
Bazı kurum, topluluk…vb. isimleri
Académie de Musique et de la Poésie (Fr.): Müzik ve Şiir Akademisi
Art of Movement Studio (Laban): Hareket Sanatı Stüdyosu
Ballet Rambert: Rambert Balesi
Ballets Russes: Rus Balesi
Ballets Suedois (Fr.): İsveç Balesi
CEMA (The Council for the Encouragement of Music and the Arts: Müzik ve Sanatları Destekleme Konseyi (1)
Contemporary Dance Theatre Centre: Çağdaş Dans Tiyatrosu Merkezi
European Association of Dance Historians: Avrupa Dans Tarihçileri Birliği
Folkwangschule: Folkwang Okulu
Jacob’s Pillow Dance Festival: Jacob’s Pillow Dans Festivali (2)
Russian Imperial Ballet: Rus İmparatorluk Balesi
Society of Dance History Scholars: Dans Tarihi Araştırmacıları Topluluğu
Tanztheater Wuppertal: Wuppertal Dans Tiyatrosu
NOTLAR:
1- Kuruluş, Sanat Konseyi’nin eski halidir.
2- 1940 yılında Ted Shawn’ın Massachusetts’de başlattığı dans festivali, ilk sanat festivallerinden birisidir. Günümüzde de farklı anlayışlara sahip dans gruplarına ev sahipliği yapmaktadır.
Çevirilerde kullanılan bazı kısaltmalar
e.g.: örneğin
et al.: ve diğerleri
ibid: a.g.e
(my emphasis): (vurgular bana ait)
n. p.: basım yeri belirtilmemiş
n.d.: tarihsiz
per se: kendiliğinden
see: bkz.
(sic): (aynen böyle)
Çeviri ve redaksiyon için online sözlük ve yazım kılavuzu önerileri:
-Sesli Sözlük-Online Sözlük: http://www.seslisozluk.com/.
-Zargan İngilizce Online Sözlük: http://www.zargan.com/.
-Fransızca sözlük: http://www.fransizcasozluk.gen.tr.
-Ömer Asım Aksoy, Ana Yazım Kılavuzu, 27. Baskı, Epsilon Yayıncılık, Ağustos 2008.
-Necmiye Alpay, Türkçe Sorunları Kılavuzu, Metis Yayınları, 2000.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)